BEBEKLERDE
ZEKA GELİŞİMİ İÇİN OYUN ŞART
0-2 yaş arasında bebeğe kesinlikle televizyon
seyrettirilmemelidir. Televizyonun uyarımı son derece pasiftir ve bebeğin
zekasını negatif etkiler.
Bebeklerde 0-2 yaş arası dönem, her açıdan olduğu gibi zekâ
gelişimi açısından da oldukça önem taşıyor. Bu dönemde oynanan oyunlar, bebeğin
kendi bedensel duyumlarının araştırılması şeklinde çok küçük bir alanda
başlıyor, yakın çevresi içinde ve daha sonra da büyük sosyal ortamlarda
gerçekleşiyor. Anne ve babaların bu dönemi en verimli şekilde geçirmelerini
sağlayarak, bebeğin zekâ gelişimine katkıda bulunmaları gerekiyor.Bebeklerin
yaşamın başlangıcında görülen ilk sosyal davranışları, annelerine olan
bağlılığıdır. Bebeklerin sosyal becerileri kısıtlıdır bu sebeple en etkin
kullandıkları iletişim yöntemi ağlamaktır. Bebekler her ağladığında ciddiye
alıp cevap vermek gerekir. İlk aylarda bebeklerin ağlaması ciddi duygusal
anlamlar içermez. Bebekler bu dönemde fiziksel ihtiyaçları olduğu için
ağlarlar. Önemli olan anne ve babaların tutarlı ve doyurucu şekilde bebeklerin
ihtiyacını gidermesidir. İhtiyaçları karşılanan bebekler, çevreleri ile güvenli
şekilde bağ kurmaya zemin hazırlar. Bebekler için; korku, öfke, heyecan
belirtileriyle, beslenme dışındaki her şey oyundur. Oyun, düşüncenin ilkel bir
işlevidir. Bu dönemde oynanan oyun, çevreyi denetlemek ya da sadece haz duymak
için yapılan bir davranıştır. 0-2 yaş arasında bebeğe kesinlikle televizyon
seyrettirilmemelidir. Televizyonun uyarımı son derece pasiftir ve bebeğin
zekasını negatif etkiler.
Hareket yetenekleri arttıkça kontrolleri de artar
İlk 2-3 aylık bebeğin oyun faaliyeti; ses gelen yöne doğru
bakmak, yakınındaki objeleri yakalamak, hoşnut olduğu durumlara tepki
vermektir. Bebeklerin hareket yetenekleri arttıkça kontrolleri de artar.
Tanıdık durumlara tepki vermeye başlar; gülümseme, cıvıldama ve coşkulu
hareketlerle yemek, banyo ve bakım gibi günlük aktivitelere katılım gösterir.
Çevresindeki oyuncak ve objeleri çekerek ve çarparak, onları keşfetmeye çalışan
bebeğin, başlangıçtaki oyunları bireysel ve kendiliğinden gerçekleşir. Genelde
görüş alanında olan objeleri tutmak, dokunmak ve ağzına götürmek ister. Bebekler kemik ve kasların gelişimini
sağlayan hareketli oyunlarla biriken enerjisini boşaltır. Aynı zaman da oyun
sayesinde sosyal ilişkiler kurabilir, kendini tanıyabilir, gücünün sınırlarını
belirler, duyuları gelişir ve becerileri artar.
Anne ve babalar bebekleri ile mutlaka konuşmalı
İlk 4 ayda bebekler beşiğine asılan bir oyuncağın bazen
sallanıp, bazen hareketsiz durduğunu fark edebilir. Oyunlarında keşfetmek ön
plandadır. Bebekler hoşuna giden ve çevrelerinden tepki aldıkları hareketleri
tekrarlar. Anne ve babalar bebekleri ile mutlaka konuşmalıdır. Bebek ile
konuşulduğunda konuşana bakıp bakmadığını ve gülümseyip gülümsemediğini izlemek
gerekir. Bu yöntem en basit iletişim yöntemi olarak kabul edilir. Bebekler için
vücutları da oyuncak niteliğindedir; parmaklarını, ayaklarını inceler ve oynar.
Bebeklerin el ve ayaklarına, sıkmadan renkli yün veya bez takarak uzun uzun
izlemesi sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bebeklerin kendi yaşamları ile
iletişimine zemin hazırlayacak kişiler anne ve babalarıdır. Gerekli sosyal,
duygusal, fiziksel ve bilişsel gelişimini destekleyecek ortam ve durumlar
yaratılmalı ve desteklenmelidir.
Görsel ve işitsel nesneler ön planda
Bebekler 4. ve 8. aylar arası neden sonuç ilişkilerini ayırt
etme becerilerine sahiptir. Hareketlerinin yarattığı sonuçları görmek isterler.
Örneğin; ses çıkaran bir nesneye dokunduğunda ondan tekrar ses duymak için
isteyerek o nesneye dokunurlar. Daha çok görsele ve işitsele dayalı nesneleri
tercih ederler. Nesnelerle büyük bir dikkatle uğraşırlar. Bedensel gelişime
paralel olarak 8-12. aylarda hareketlerinde de artış ve farklılaşma gözlenir.
Neden-sonuçları daha iyi ayırt etmeye başlarlar. Hedeflediği sonuçla arasına
engel girerse bu engeli ortadan kaldırırlar. Örneğin; oyuncak saklandığında onu
ararlar (örtünün altına saklanan oyuncağı örtüyü kaldırarak bulur). Ayakta
durma, yürüme, tırmanma gibi hareketleri başarır. Bu hareketler mükemmel olana
kadar oyun niteliğindedir ve bebek tarafından sürekli tekrarlanır. Oyun,
bebekler ve çocuklar için oldukça eğlenceli olmanın yanında onlara belli bazı
becerileri öğretmesi nedeniyle ciddi fonksiyonel bir faaliyettir. Oyun, çocuğa
hiç kimsenin öğretemeyeceği konuları, kendi deneyimleriyle öğrenme ortamı
yaratır. Bu nedenle oyunlar her zaman çocuğun yaşına ve yapısına uygun
olmalıdır. Oyun çocuğa kendini tanımayı öğretir.
Oyun, çocuğu meşgul edecek bir araç olmamalı
Anne ve babaların içinde olduğu oyunlarda, bazen pasif
izleyici olarak, bazen de aktif katılımcı olarak ebeveynlerin önemli rolleri
vardır. Özellikle çocuğu meşgul etmesi ve annenin işlerini yapabilmesini
sağlayacak bir araç olarak görülmemelidir. Oyun, çocuğun yaratma alanıdır. Oyun
gerçek dünya ile hayal dünyası arasında köprüdür. Oyuncaklar gelişim
basamaklarına uygun olarak çocuğun hareketlerine düzen getirir. Bebeklerin hayal
gücünü ve yaratıcılığını, yeteneklerini geliştirir. Bebek doğumdan itibaren;
ses, şekil ve renklere karşı oldukça hassastır. İlk oyuncakları öncelikle
görme, dokunma ve işitme duyularına yönelik oyuncaklar olmalıdır. Bunlar renkli
çıngıraklar, birbirinden ayrı ses çıkaran yumuşak oyuncaklar, avuç ile
kavradığı göz önüne alınarak avucuna sığacak büyüklükte parçaları olan
oyuncaklar şeklinde seçilmelidir.
Bebekler taklit yoluyla öğrenir
Anne ve baba, bebeklerinin çıkardığı “ba”, “da”, “ka” gibi
sesleri tekrar ederek keyifli bir oyun yaratabilir. Bebeklere ninni, şarkı
söylendiğinde konuşma ritmini daha rahat anlarlar. Şarkılı, ritimli oyunlara
katılmış olan bebekler daha rahat ve çabuk konuşur. Bu oyun için “fış fış
kayıkçı” iyi bir örnektir. Bebekle oynarken bir oyuncak saklanmalı, yeniden
ortaya çıkarmadan önce, bebeğin bir arayış içinde oyuncağın ortaya çıkmasını
bekleyip beklemediğinin gözlemlenmesi gerekir. Yüzün kapatılıp açıldığı “ce ee”
denilen oyun da oynanmalıdır. Oyuncaklarını karşılıklı alıp-verme, atıp-tutma,
çekme- bırakma şeklinde fiziksel yapısına yönelik oyunlar tercih edilmelidir.
Bu oyunlar oynandığında bebekle konuşarak, iletişim kurmaya özen
gösterilmelidir. Bebeğin her türlü hareketine, jest ve mimiklerine karşılık
verilmeli, ilk iletişim yolunun gülmek olmasına dikkat edilmelidir. Komik
konuşularak, komiklikler yaparak bebek güldürülmeli, anne ve baba da ona eşlik
etmelidir. Çünkü bebekler bu dönem de taklit yoluyla öğrenirler.
“Fış fış kayıkçı” ya da “araba, kamyon, taksi, jip,
biiip”
Bebekler öngörmeyi sever, bundan dolayı da sevdikleri
oyunları yeniden oynamak isterler. Şarkılar eşliğinde oynanan oyunlar, mesela “
tel sarar”, “fış fış kayıkçı” ya da “araba, kamyon, taksi, jip, biiip” diye
yüzüyle oynanan, avuç içiyle oynanan “buraya bir tavşan konmuş…” gibi oyunların
sık sık tekrarını isterler. Bu dönemlerde peluş oyuncaklar da önemli bir
fonksiyona sahiptir. Eğer bebeğin çok sevdiği bir oyuncak varsa, onun sürekli
yanında bulunmasını isteyerek, tutmaya çalışır ve her yere götürme eğilimi
gösterir. Eğer daha fazla peluş oyuncak alınacaksa; yumuşak, dikişlerinin
sağlam ve makinede yıkanabilir olmasına dikkat edilmelidir. Bu dönemde ilgi
çekici diğer oyuncaklar, lego parçalarından kuleler, üç boyutlu görsel kitaplar
ve büyük bebeklerdir. Bu evrede çocukların oyun oynama alışkanlığı değişim
gösterir. Gelişimi ile birlikte kas yapısı da güçleneceğinden, bebek 2-5 dakika
kendi kendine oynayabilir düzeye gelir.
Bebeği bağımsızlaştırın
Oyun bebek için hayatı tanıması ve kimlik duygusunun gelişmesi
için yardımcı olur. 9-12 ay arasında çocukların fiziksel yeterlilikleri artmaya
başlar. Bedensel aktivitelere daha çok önem verirler. Daha çok hareket ederler.
Anlama, kavrama ve iletişim becerilerinde büyük ilerlemeler görülür. Bu dönemde
oyun oynarken, ona yakın bir mesafeden sevdiği oyuncak uzatılmalı ve yanınıza
gelerek almasını söylemeniz gerekir. Bedenini aktif kullanacağı oyunlar
oynanmalı, anne ve baba dışında iki üç sözcük kullanıp kullanmadığı
gözlemlenmelidir. Yeni ve değişik kelimeler kullanarak bebekle konuşmalı, yeni
kelimelerin olduğu ninni ve şarkılar söylenmelidir. Bebeği kendi kontrolünüzde
yavaş yavaş bağımsızlaştırın. Hayal gücünü, yaratıcılığını ve kavramsal
düşüncelerini geliştirecek kısa hikâyeler okumaya başlayın.Bebekler oyun oynadıkça
duyuları keskinleşir, yetenekleri gelişir, becerisi artar. Çünkü oyun,
bebeklerin en doğal öğrenme ortamıdır. Duyduklarını, gördüklerini test ettiği,
öğrendiklerini pekiştirdiği bir faaliyettir. Özetle oyun oynayan çocuk, kendi
küçük dünyası içindedir.